NEDEN ÖRÜMCEK?
Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında
bulunanları bir ‘oyun ve oyalanma konusu’ olsun diye yaratmadık Biz
onları yalnızca hak ile yarattık. Ancak onların çoğu bilmezler. (Duhan
Suresi, 38-39)
Bazı insanlar bu siteyi gördüklerinde, sitenin konusunun
kendilerini pek ilgilendirmediğini düşünebilirler. Kendi kendilerine,
küçük bir böcek hakkında yapılmış olan bir sitenin hem onlara pek bir
şey ifade etmeyeceğini, hem de içinde bulundukları “yoğun tempo”
nedeniyle bu tür bir sitedeki yazılara ayıracak zamanları olmadığını
söyleyebilirler.
Buna karşın aynı kişiler, belki de ekonomiyle ya da siyasetle ilgili
bir siteyi daha çekici ve daha “yararlı” bulurlar. Ya da başka
konulardaki sitelerin kendilerine çok daha fazla katkıda bulunacağını
sanırlar. Oysa gerçek şu ki, şu anda girdiğiniz bu site, onu okuyan
kişiye şimdiye dek okuduğu pek çok siteden çok daha fazla “yararlı”
olacak, ona çok daha fazla katkı sağlayacaktır. Çünkü bu site, örümcek
denen bu küçük hayvanın özellikleri hakkında detaylı bilgiler vermek
için hazırlanmış bir biyoloji sitesi gibi değildir. Evet bu site,
örümceği konu edinir, fakat yönelttiği hayati gerçek ve verdiği mesaj
son derece önemlidir.Bir anahtar gibi… Anahtar tek başına oldukça önemsiz gözüken bir alettir. Onu daha önce hiç anahtar görmemiş, dolayısıyla anahtar ile kilit arasındaki ilişkiden haberi olmayan bir insana verirseniz, elindeki şeyi anlamsız ve işe yaramaz bir metal parçası olarak görecektir. Oysa bazen bir anahtar, açtığı kilidin arkasındaki şeye göre, dünyanın en değerli şeylerinden birisi olabilir.
Bu site de, örümceği tek başına bir konu olarak ele almak amacıyla değil, onu bir “anahtar” olarak kullanmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu anahtarın açtığı kilidin arkasındaki gerçek ise, bir insan için tüm yaşamı boyunca karşılaşabileceği en büyük gerçektir. Çünkü bu gerçeği çarpıtmak isteyen kişilerin ortaya attığı evrim teorisinin ne kadar asılsız bir teori olduğunu ortaya koyar ve insanoğlunun tarihin başından bu yana bulmak için uğraştığı sorulara cevap verir. “Ben kimim? Ben ve içinde yaşadığım evren nasıl var oldu? Yaşamımın anlamı ve amacı nedir?” benzeri hayati soruların gerçek cevabı, söz konusu kilidin arkasındaki gerçektir.
Cevap şudur; insan ve içinde yaşadığı evren, en ince noktasına kadar tek bir Yaratıcı tarafından yaratılmıştır ve O’nun varlığını göstermek, O’nu yüceltmek için vardır. Her türlü eksiklik ve kusurdan münezzeh olan o Yaratıcı üstün bir güç sahibi olan Allah’tır. Allah’ın Kuran’da bildirdiğine göre, insanın varlığının yegane amacı da, hem kendisinin hem de evrenin bu yaratılmışlığını kavramak ve tüm bunların sahibi olan Allah’a kulluk etmektir.
Bu kavrayışı elde etmek için ise bir çaba gerekir. Çabanın önemli bir kısmı, var olan herşeyi gözlemlemek, bunlar üzerinde düşünmek ve bunlardaki mesajı algılayabilmektir. Çünkü var olan herşey ve özellikle doğadaki her canlı, Allah’ın varlığını gösteren ve özelliklerini tanıtan birer “ayet”, yani delildir. Allah, yarattığı insanlara yol göstermek için indirdiği kutsal kitabımız Kuran’da bu “ayetler”e şöyle dikkat çeker:
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece
ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde
yüzen gemilerde, Allah’ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden
sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları
estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip
çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara
Suresi, 164)
Dikkat edilirse, Kuran’da “ayet” olarak gösterilenler,
pek çok insanın gözünde alışık oldukları doğa olaylarıdır. Gece ile
gündüzün birbirini izlemesi, gemilerin suda batmayıp yüzmeleri, yağmurun
toprağa hayat vermesi, rüzgarlar ve bulutlar… Günümüzde birçok kişi,
bunların hepsinin bilimsel açıklamalarla ve mekanik bir mantık içinde
izah edildiklerini, dolayısıyla hiçbir şaşırtıcılık taşımadıklarını
düşünür. Oysa bilim, yalnızca var olan çıplak maddesel gerçekliği tasvir
etmekte, buna karşın hiçbir zaman “niçin” sorusuna cevap
verememektedir. Buna rağmen, dünyaya egemen olan din-dışı toplum
düzeninin yarattığı toplu cehalet, insanları bu “ayetler” üzerinde
düşünmekten, bunların arkasında çok ayrı bir anlam olduğunu kavramaktan
alıkoyar. Nitekim Kuran’da, doğadaki söz konusu “ayetler”in yalnızca
“düşünebilen bir topluluk” tarafından görülebileceği bildirilmektedir.
|
“Düşünebilen bir topluluk” için, aslında doğanın her
parçası bir “ayet”, bir başka deyişle gerçeğin önündeki kapıları açan
birer anahtardır. Doğa neredeyse sonsuz parçaya bölünebileceği için,
kapılar ve anahtarların sayısı da neredeyse sonsuzdur aslında. Fakat
bazen tek bir kapıyı açmak bile insanı gerçeğe ulaştırabilir. Doğanın
içinden çekilip alınacak tek bir parça, örneğin tek bir bitki ya da tek
bir hayvan hakkında düşünmek, insanı tüm bir evrenin anlamını kavramaya
yaklaştırabilir. İşte bu nedenle, Kuran’da, “Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da örnek vermekten çekinmez.” denilir, çünkü, “Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler…” (Bakara Suresi, 26)
Küçücük bir hayvan olan sivrisinek kadar, yine küçücük
bir hayvan olan örümcek de Allah’ın bir ayetidir. Sivrisineğin
insanların çoğu tarafından önemsenmeyişi gibi, o da önemsenmez; ama
“düşünebilen bir topluluk”, bu “ayetler”in taşıdığı mucizeyi görebilir.
Bu küçücük hayvanları birer “anahtar” kabul edebilir ve Allah’ın
yaratışındaki muhteşemliği görmek için açmak gereken kilidi açabilir.
Örümceklerin çok az kimse tarafından bilinen şaşırtıcı ve hayranlık
verici özelliklerini anlatan ve bunu yaparken hep “nasıl” ve “niçin”
sorularının sorulduğu bu site, işte bu amaç için hazırlanmıştır. Ve sırf
bu amaç nedeniyle de, şimdiye kadar okuduğunuz pek çok siteden daha
önemlidir. Çünkü “düşünebilen bir topluluk”tan olabilmek, insana diğer
herşeyden çok daha gereklidir.
Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde
olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen
bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Casiye Suresi, 13)
AKILLI TASARIM yani YARATILIŞ
Sitede zaman zaman karşınıza Allah’ın yaratmasındaki
mükemmelliği vurgulamak için kullandığımız “tasarım” kelimesi çıkacak.
Bu kelimenin hangi maksatla kullanıldığının doğru anlaşılması çok
önemlidir. Allah’ın tüm evrende kusursuz bir tasarım yaratmış olması,
Rabbimiz’in önce plan yaptığı daha sonra yarattığı anlamına gelmez.
Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan
Allah’ın yaratmak için herhangi bir ‘tasarım’ yapmaya ihtiyacı yoktur.
Allah’ın tasarlaması ve yaratması aynı anda olur. Allah bu tür
eksikliklerden münezzehtir. Allah’ın, bir şeyin ya da bir işin olmasını
dilediğinde, onun olması için yalnızca “Ol!” demesi yeterlidir.
Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri yalnızca: “Ol” demesidir; o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder