Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın… (Hud Suresi, 6)
Örümcek ağları sağlamlık, esneklik gibi özellikleri ve
kullanım avantajlarının yanı sıra, bir mimarlık ve mühendislik
harikasıdır. http://www.espace-sciences.org/science/images/images-maj/Perso/spiderweb/index_spider.html
Örümceğin ağı; ağırlığı taşıyan iskelet iplikleriyle, bu
ipliklerin üzerine yerleştirilmiş spiral şekilli yapışkan özellikteki
yakalama ipliklerinden ve ağın iplerini birbirine birleştiren bağlantı
iplerinden oluşur. Spiral şekilli yapışkan iplikler, iskelet ipliklerine
tam olarak bağlanmazlar. Böylece ağa yakalanan böcek kurtulmaya
çalıştıkça yapışkan ağa daha fazla yapışmış olur. Böceğin üzerine
tamamen yapışan yakalama ipi, zamanla esnekliğini kaybederek, sertleşir
ve sağlamlaşır. Bu şekilde böcek kapana kısılır, hareketsiz kalıp
kaskatı kesilir. Bundan sonra ise av adeta canlı paketlenmiş hazır bir
besin gibi, sağlam iskelet ipliklerinin üzerinde, örümceğin gelip son
darbeyi vurmasını beklemek zorundadır.
AĞIN DARBELERİ EMME ÖZELLİĞİ
Örümcek ağlarının etkili bir tuzak olabilmesi için
sadece yapışkan özelliğe sahip olması ya da farklı özellikteki
ipliklerden üretiliyor olması yeterli değildir. Örneğin ağın uçan
böcekleri durdurabilecek şekilde dizayn edilmiş olması da gerekmektedir.
Ağa takılan böceği güdümlü bir füzeye benzetecek olursak böceğin
hareketinin durdurulması tek başına yeterli olmayacaktır. Çünkü ağa
yakalanan avı, örümceğin gelip inceleyebilmesi ve ısırabilmesi için,
hareketsiz tutabilmesi gerekmektedir. Bir füzeyi yakalayıp, hareketsiz
tutabilmek ise oldukça zor bir iştir.
Ağı oluşturan iplikçikler çok sağlam oldukları gibi aynı
zamanda da esnektirler. Fakat ağın esneklik payı, farklı bölgelerde,
farklı oranlardadır. Bu esneklik oranının önemi şu sebeplere bağlıdır;
- Eğer iplikçiklerin esneme payları gerektiğinden az
olsaydı, ağa çarpan böcek sert bir yaya çarpmışcasına geldiği yöne doğru
geri fırlardı.
- Eğer iplikçiklerin esneklik payı gerektiğinden fazla
olsaydı, böcek ağı çok fazla esnetir, yapışkan iplikler birbirine
yapışır ve ağ deforme olurdu.
- İplikçiğin esneklik payı hesaplanırken rüzgar etkisi
de göz önüne alınmıştır. Böylece esen rüzgarın gerdiği ağ tekrar eski
haline dönebilir.
- Esneklik payı, ağın tutturulduğu yer için de
önemlidir. Örneğin ağ bir ota tutturulmuşsa, ağın esnekliği bu otun
hareketinden kaynaklanan gerilimleri ortadan kaldıracak nitelikte
olmalıdır.
Spiral şeklinde örülen yakalama iplikçikleri birbirine
çok yakındır. Herhangi küçük bir sallanma bu ipleri birbirine
yapıştırarak, yakalama alanında büyük gedikler oluşturabilir. Bu yüzden
esneme payları yüksek, yapışkanlı yakalama iplikçikleri, esneme payları
düşük kuru iplerin üzerine yerleştirilmiştir. Böylece ağda oluşabilecek
potansiyel kaçış deliklerinin önü alınmıştır.
Görüldüğü gibi ağın her özelliğinde mucizevi bir yapı
görülmektedir. Her türlü olasılık düşünülmüştür. Bunlar düşünüldüğünde
evrim teorisinin iddiasının akıldışılığı bir kere daha ortaya
çıkmaktadır. Tesadüfen ortaya çıkan değişimlerle bir ağda darbe emici
özelliklerin nasıl oluşturulacağının bir örümceğe öğretilmesi elbette ki
mümkün değildir. Örümceklere bu yeteneği veren, bilinçli davranışlarda
bulunmalarını sağlayan Allah’tır:
O Allah ki, yaratandır. (en güzel bir biçimde)
kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler
O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O,
Aziz, Hakim’dir. (Haşr Suresi, 24)
ÜÇ BOYUTLU AĞLAR
Üç boyutlu ağ ya da diğer adıyla “Aerial yakalama
tuzakları”, iki boyutlu ağlara göre daha karmaşık bir yapı içerirler. Ağ
bir düzlem şeklinde değil, karmaşık üç boyutlu bir yapıdadır. Bu çeşit
ağlar yayılmış yumak yığınları görünümündedir. Bu yüzden de ağın
denetlenmesi, iki boyutlu ağlara göre daha zordur. Eğer örümceğin itibar
etmediği küçük böcekler ve parazitler ağa yakalanıyorsa, örümceğin işi
daha da zorlaşır. Bu yüzden örümcek, ağını kurmak için bu tip
ziyaretçilerin olmadığı bir bölgeyi seçer.
Bu ağları kullanan örümceklerden biri kara dul
örümceğidir. Üstün bir mimari tekniğe sahip olan örümcek ağının içinde,
aynı zamanda mekanik bir tuzak da vardır. Bu tuzak yoğun ve yapışkan bir
ağ alanını içerir. Bu ağ topu, yere fazla güçlü olmayan iplikçiklerle
bağlanır. Kımıldayan bir böcek ağ topuna yapışır yapışmaz, iplikçikler
kopar, yer ile bağlantı kesilir. Ve örümcek bir süre sonra tuzağı
yukarı, üç boyutlu ağın ortasına çekerek, hareketsiz kalmış avını
öldürür.
Örümcek ağları her yönden kusursuz bir tasarıma sahiptir. |
Üç boyutlu ağlardaki tuzağın planının ve örümceğin
kullandığı yöntemin dikkatle incelenmesi gerekmektedir. Çünkü ağın
tasarımında çok açık bir akıl gösterisi vardır. Mekanik tuzağı olsun
veya olmasın üç boyutlu ağlarda avın hızını kesmek için kullanılan
yöntem aynıdır. Çok sayıdaki zayıf iplik bir planlama çerçevesinde
özellikle örülmüştür. Böceğin takılmasıyla beraber fazla güçlü olmayan
bu iplikler kopacaktır. Bu arada avın hareket enerjisi bu ipliklerin
koparılması için harcandığından, böceğin hızı kesilir. Daha sonra
yakalama iplikleri böceği kıskıvrak yakalar.
Örümcek kusursuz bir planlama ile çalışan bu ağı örmeyi
elbette ki sözde evrim süreci sonucunda kendi çabasıyla öğrenmiş olamaz.
Örümcekler de yeryüzündeki diğer canlılar gibi Allah’ın emriyle hareket
etmektedirler. Rahman ve Rahim olan Allah; “… Oysa göklerde ve
yerde her ne varsa –istese de istemese de- O’na teslim olmuştur ve O’na
döndürülmektedirler.” (Al-i İmran Suresi, 83) ayetiyle bunu haber vermiştir.
|
Liyphia cinsi örümcekler hamak biçimli ağlar (solda)
örerler. Ağ yukarıdan ve aşağıdan ipliklerle otlara tutturulur. Üstteki
ipliklere takılan böcekler ağın içine düşer. (sağda) Bazı üç boyutlu
ağlar kubbemsi yapıdadır. Örümcek bu karmaşık yapıya yakalanan çok küçük
bir böceğin bile kesin konumunu titreşimler sayesinde hatasız olarak
belirler.
|
|
|
ÖRÜMCEK AĞINI NASIL YAPAR?
|
Örümcek ağlarının düzenli olarak kontrol edilmesi
gerekmektedir. Çünkü ağın spiral şeklindeki yapışkan bölümü, yağmur
nedeniyle veya tuzaktan kurtulmaya çalışan avlar yüzünden hasar görür.
Ayrıca ağa yapışan tozlar da, spiral ipliklerin yapışkanlık
özelliklerini yitirmelerine sebep olur.
| Kuşların ağlarını parçalamasını engellemek için örümcekler ağlarına üsttekine benzer zigzağ şekiller yaparlar. |
Ağ, bulunduğu ortama bağlı olarak, örülmesinden çok kısa
bir zaman sonra -24 saat sonra bile- böcekleri yakalamasını sağlayan
özelliklerini yitirebilir. Bu yüzden ağ, periyodik olarak bozulup
yeniden yapılır. Örümcek bozduğu ağın ipliğini yer ve sindirir.
Sindirdiği iplikteki amino asitleri bir sonraki ağın yapımında
kullanacaktır.
Örümceklerin türlerine göre ağın yenen bölgesi ve yeme zamanı da değişiklik gösterir. Örneğin bahçe örümcekleri ağın çerçevesine dokunmayıp, yalnızca ağın yarıçapını ve yapışkan spiralini yerler.
Örümceklerin türlerine göre ağın yenen bölgesi ve yeme zamanı da değişiklik gösterir. Örneğin bahçe örümcekleri ağın çerçevesine dokunmayıp, yalnızca ağın yarıçapını ve yapışkan spiralini yerler.
Tropikal bölge örümcekleri ağlarını alacakaranlıkta
kurar ve bu ağı şafakla birlikte yerler. Ilıman bölgelerde ise
örümcekler, ağlarını yiyerek yenisini kurma işini gece yaparlar. Çünkü
bu bölgelerde yaşayan gece böcekleri tropikal bölgelerdeki gibi bol
değildir. Bu nedenle ağın gündüz boyunca kurulu tutulması gereklidir.
AVA GÖRE AĞ YAPMAK
Örümcekler ağlarını, avlamak istedikleri hayvanın
boyutuna göre örerler. Örneğin Güney Amerika örümceği, Eylül ayında yeni
yuvalar aramaya çıkan beyaz karıncaları daha kolay yakalayabilmek için
sık gözlü ağlar örerken, avlamak istediği böcek, büyük boyutlu bir
kelebek olduğunda ördüğü ağın gözleri büyümekte, sağlamlığı ve esnekliği
daha da artmaktadır.
Ayrıca ağların eğimi, avlanması düşünülen böceğin
hareketine (uçan, yürüyen, sıçrayan vs.) göre de değiştirilir. Bu sayede
ağın hasar görme oranı azaltıldığı gibi, yakalama kapasitesi de
artırılmış olur.
KUŞLARA UYARI VE KAMUFLAJ
Örümcekler kendileri için çok değerli olan ağlarını
genellikle tenha yerlere kurarlar. Bunun nedeni hayvanlar veya doğa
şartları tarafından ağın bozulmasını önlemektir. Ağlarını korumak için
örümcekler son derece ilginç yöntemler kullanırlar. Bu yöntemlerin en
ilginçlerinden bir tanesi de Orta Amerika’da yaşayan Argiope
örümceklerinin ağlarında görülür. Bu örümcekler ağlarına parlak beyaz
renkte, zig-zag şeklinde işaretler koyarlar. Bu işaretler kuşlar için
bir uyarıdır ve ağın içinden geçmemeleri gerektiğini hatırlatmaktadır.
Ayrıca bu işaretler örümcek tarafından saklanmak için de kullanılır.
İşaretlerin arkasında duran örümcek, bu şekilde avının kendisini
görmesini engeller.
ÖRÜMCEK AĞLARINDAN ESİNLENEREK HAZIRLANAN TASARIMLARMünih Olimpiyat Stadı’nın tavanı, örümceğin ağından esinlenerek yapılmıştır. Böylece tavandaki çeşitli gerilimler eşit olarak dağıtılmıştır. |
Endüstriyel tasarımlar yaparken doğadaki örneklerden
yararlanmak günümüzde son derece yaygın kullanılan bir yöntemdir. Çünkü
doğadaki tasarımlar her yönden kusursuzdur. Enerji tasarrufu, estetik,
kusursuz işlevsellik, manevra yeteneği gibi bir tasarımda olması gereken
bütün özellikler doğadaki örneklerinde eksiksiz mevcuttur. İnsan
becerisi kullanarak ve senelerce süren bir bilgi birikimiyle ve zahmetli
süreçler neticesinde ortaya çıkan tasarımlar, çoğu zaman doğadaki
benzerlerinin kötü birer taklidi olmaktan öteye gidememektedir. Doğadaki
asıllarıyla bu taklitler karşılaştırıldığında bu durum açıkça
görülmektedir.
Örümcekler de doğada örnek alınan canlılardan biridir.
Örneğin tepeli toygar örümceği veya çiy örümceklerinin yaptıkları ağlar
gerek estetik, gerekse mühendislik açısından muhteşemdir. Bu örümcekler
ağlarını, çayırlardaki otlar üzerine yayılmış bir çarşaf görünümü
verecek şekilde yatay düzlemde kurarlar. Dikey otları bir kiriş gibi
kullanarak, ağ üzerinde oluşan yüklerin bu otlar üzerine dağıtılmasını
sağlarlar.
Bu yöntem büyük mekanların üstünü kapamak amacıyla
insanlar tarafından taklit edilmiştir. Günümüz modern mimari eserlerine
örnek olarak gösterilen Münih Olimpiyat Stadı ve Cidde Havaalanı
Terminali, bu örümcek türlerinin ağları örnek alınarak inşa edilmiştir.
İnsanlar tarafından taklit yöntemiyle üretilmiş olan bu
tasarımı örümcekler dünya üzerinde ilk ortaya çıktıkları andan itibaren
kullanmaktadırlar. Elbette ki bu tasarımın ortaya çıkması ve yapılarda
uygulanabilir hale gelmesi için belli derecede mühendislik bilgisi
gerekmektedir. Oysa örümcekler ne yapı statiği, ne de mimari tasarım
bilirler, böyle bir eğitimleri yoktur. Onlar da diğer canlılar gibi
sadece kendilerine doğuştan, Allah tarafından ilham edilmiş vahye uyarak
hareket etmektedirler. Ürettikleri mimari harikalarının tek nedeni
budur. Allah bir ayetinde tüm canlıların Kendi denetimi altında olduğunu
şöyle bildirmektedir:
|
Tatlı su örümceğinin ağından esinlenerek yapılan bir
denizaltı köyü projesi. Örümceğin su geçirmez ağı, böceğin yaşamını
sürdürmesi için gereken hava ve besini de içinde taşımaktadır. Denizaltı
evlerinde ağın yerine camın kullanılması düşünülmüştür. (solda) Çiy
örümceğinin ağını inşa ederken kullandığı teknikten ilham alınarak
hazırlanan Münih’teki çardak biçimli kuş kafesleri. (sağda)
|
İşte Rabbiniz olan Allah budur. O’ndan başka
ilah yoktur. Herşeyin yaratıcısıdır, öyleyse O’na kulluk edin. O,
herşeyin üstünde bir vekildir. (En’am Suresi, 102)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder